Türkiye’nin ve Avrupa’nın sağlık alanındaki sayılı referans merkezlerinden olan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, hastalıkların tanı ve tedavisinde öncü birimleriyle dikkat çekiyor. EÜTF Hastanesi bünyesinde hizmet veren Yutma Bozuklukları Tanı ve Tedavi Laboratuvarı, Türkiye’deki bu alanda ilk laboratuvar olma özelliğini taşıyor. Laboratuvara başvuran hastalar; Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Kulak Burun Boğaz, Gastroenteroloji, Nöroloji bölümlerinden alanında uzman hekim, hemşire, diyetisyen ve fizyoterapistler tarafından multidisipliner ve interdisipliner olarak değerlendiriliyor.
“2 binin üzerinde kayıtlı hastamız var”
Laboratuvar hakkında bilgi veren EÜ Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Laboratuvar Sorumlusu Prof. Dr. Sibel Eyigör, “Laboratuvarımız kurulduğu zaman itibariyle ülkemizdeki ilk yutma bozuklukları tanı ve tedavi ünitesi olma özelliğini taşımaktadır. Laboratuvarımıza başvuranlar genelde kanser hastaları, yaşlılar ve çocuklar oluyor. Özellikle nörolojik hastalar öne çıkıyor diyebiliriz. Çünkü her yaşa ve hastalığa bağlı olarak yutma bozukluğu yaşanabiliyor. Sadece 65 yaş ve üzeri kişiler yaşlılık dolayısıyla bile yutma sorunu yaşayabiliyor. 2 binin üzerinde kayıtlı hastamız var” dedi.
“Uygun tedaviyi planlayıp, takibini yapıyoruz”
Laboratuvarın çalışmalarını anlatan Prof. Dr. Eyigör, “Yutma bozukluğu olan hastaları objektif metotlarla değerlendiriyoruz. Uygun tedaviyi planlayıp, takibini yapıyoruz. Laboratuvarımızda; fleksible endoskopi ile yutma değerlendirilmesi, manometri ile yutma değerlendirilmesi, yutmanın elektrofizyolojik değerlendirilmesi, dil kas gücü ölçümü ve yutma seslerinin değerlendirilmesi gibi birçok tetkik uygulanıyor” diye konuştu.
“Öğrenciler laboratuvarımızda gözlem yapabiliyor”
Laboratuvarda tanı ve tedavinin yanı sıra farkındalık çalışmalarının da yürütüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Eyigör, “Halkı bilinçlendirmek amacıyla ekip olarak bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerinde bulunuyoruz. Yutkunma sorunu nedeniyle midesinden ya da burnundan beslenmek zorunda kalan hastaların tekrar ağız yoluyla beslenmesini sağlamak mesleki açıdan tarif edilemez duygular yaşatıyor. Bu anlamda bu alanda çalışmak isteyen tıp öğrencileri de laboratuvarımıza gelerek süreçleri yakından izleme fırsatı buluyorlar ” dedi.