Armağan Çağlayan’ın Youtube’da ilgiyle izlenen ‘Gör Beni’ programına katılan CHP İzmir
Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Buğra Gökce, “Oyunu değiştirecek aktörlerin sahneye
inmekten başka çaresi yok” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Buğra Gökce,
Armağan Çağlayan’ın 196sekiz adlı Youtube kanalında ilgiyle izlenen ‘Gör Beni’ programına konuk
oldu. Gökce, Çağlayan’ın soruları ekseninde özel hayatı ve siyasete dair önemli açıklamalarda
bulundu.
BİR BELEDİYEDE NE GÖREV VARSA YAPTIM
“Hayat beni siyasetin içine itti” diyen Büyükşehir Aday Adayı Buğra Gökce, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hep siyasetin kıyısında bir iş yaptım, 27 senedir belediyecilik yapıyorum. 15 yıldır da aktif
yöneticilik yapıyorum. Bir belediyede ne görev varsa yaptım. Kamu görevlisi olarak başladığınız iş
biraz yöneticilik kıvamına gelince siyasete yakın ve onunla iç içe hale geliyor. Böyle olunca da daha
fazla ilgi duymaya, daha fazla içinde olmaya ve bazen daha fazla değiştirmeye ihtiyaç duyuyorsunuz.
Yaptığınız iş sizi biraz içine çekiyor.”
OYUNU DEĞİŞTİRECEK AKTÖRLER SAHAYA İNMELİ
Çağlayan’ın “Siyaseti seviyor musunuz?” sorusuna Gökce, “Bunu bir ihtiyaç olarak düşünüyorum.
Siyaset hayatı değiştirmenin bir aracı ama bizim ülkemizde ne yazık ki kötü kodlanmış bir vaziyette.
İyiyi içine çekmiyor çok fazla. Değişim hamlesi beni bu anlamda biraz içine çekti. Çünkü bir şey
değişmediği sürece oyunu değiştiremiyoruz, hep biz kaybediyoruz. 20 küsür yıldır kaybettiğimiz gibi.
Oyunu değiştirecek aktörlerin sahaya inmekten başka çaresi olmadığını düşündüm. Karınca kararınca
bir faydam olabileceğini ve en azından bunu denemem gerekir diye düşündüm.15 yıl İzmir’e hizmet
ettim. İstanbul’a 2022 yılında genel sekreter yardımcısı olarak geldim. 18 ay civarında vazife yaptım.
1 Aralık 2023 tarihinde istifa ederek tekrar İzmir’e birinci dereceden hizmet edebilmek için bir
maceraya atıldım. Üç büyük şehrin dört büyük belediyesinde vazife yaptım ama en çok İzmir’e…”
yanıtını verdi.
HER YAPININ KARNESİ OLACAK
Kentleri depreme hazırlama konusunda önemli mesajlar veren Gökce, “Yapılarımızın tümünün bir
karnesi, kapısında, girişinde olmalı. İzmir’de bunu yapacağız. Alıcısı da satıcısı da o kare kodu
okuttuğunda binanın ne zaman yapıldığını, nasıl yapıldığını, yapım süresini, müteahhidini, eğer bir test
yapıldıysa bunu görmeli. Bu şeffaflık birçok şeyi değiştirebilir. İzmir’de de bunu hedefliyoruz.
Ülkemizin deprem ülkesi olduğunu düşünürsek can güvenliğinden daha önemli bir sorun yok”
ifadelerini kullandı.
BEN İŞİYLE EVLİ BİRİSİYİM
Büyükşehir Aday Adayı Buğra Gökce, “Artık tamamıyla İzmir’e geri mi döndünüz?” sorusunu ise,
“Evet. Zaten İstanbul’a ithal gelmiştim, İzmir’e tekrar yerleştim. Ailem de orada zaten. Babam İzmir’e
vefat etti. Babam hastayken sürekli İzmir’e gidip geliyordum. 18 ayda sanırım 40 kere İzmir’e gidip
gelmişim” şeklinde cevapladı. Gökce, Çağlayan’ın özel hayatına ilişkin sorularına da, “Evli değilim.
Hiç evlenmedim. Ben işiyle evli birisiyim. Bu artık yaşam biçimi haline dönüştü. Bu işlerin hakkı da
böyle veriliyor. Rahmetli babam hep, ‘Oğlum ne iş yaparsan en iyisini yapmalısın’ derdi. Yaptığım
işin en iyisini yapmaya yönelik bir çabam var. Çalışma arkadaşlarım bilir. Akşam bir yerden dönerken
fotoğraf çekerim, şuranın taşı kırılmış, burada çukur var, burası zarar görmüş diye. Arkadaşlar sanıyor
ki ben gece işleri denetlemeye çıktım. Halbuki yemek yemiş ve eve dönüyorum. Mesleki
dezenformasyon bende biraz fazla var. Ben iş yapamayınca hasta oluyorum. Üç gün evde kalırsam
kolum bacağım ağrır. Çalışırken hiçbir şey yok. Boş zamanlarımda kitap okurum, okumayı çok
severim. Kendinizi hayatta ileri taşıdığınız işlerden biri bu. Siyasi tarih, dünya tarihi okumayı çok
seviyorum. Tarihin tekerrür ettiği lafı çok yanlış değil. Onları okumak çok açıcı oluyor. Müzik
dinlemeyi de çok severim. Yürüyüş yapmayı çok seviyorum. O yürüyüş hem gün muhasebesi
yaptırıyor size hem de çok rahatlatan bir şey” dedi.
DEVLET YİRMİ KÜSÜR YILDIR İZMİR’E ŞAŞI BAKIYOR
Merkezi idarenin İzmir’e yıllardır şaşı baktığını ve yeterince yatırım yapmadığını ifade eden Gökce,
“Ankara devletin merkezi, İstanbul sermayenin ve uluslararası ticaretin merkezi. İzmir bunlar arasında
bir parça gölgede kalmanın dezavantajlarını yaşıyor. Bunu ticareten de yaşıyor sermaye birikimi olarak
da. Kültürel alanda da, sporda da. Halbuki bunların hepsine dair müthiş bir iklim var İzmir’de. İnsan
malzemesi var. Bunu daha ileri taşımak anlamında İzmir’in tüm dinamiklerine görev düşüyor. Ama bir
miktar da devlete düşüyor. Devlet de yirmi küsür yıldır İzmir’e şaşı bakıyor” eleştirisinde bulundu.
70’Lİ YILLARIN TOPLUMCU BELEDİYECİLİĞİ
Gökce, “Türkiye’de belediyecilik anlamında kıskandığınız belediyeci oldu mu?” sorusunu ise şöyle
cevapladı: “1970’li yılların toplumcu belediyeciliği kıskanılacak bir belediyecilik. Vedat Dalokay,
Ahmet İsvan, İhsan Alyanak, Terzi Fikri… Örneğin Halk Ekmek’i Ahmet İsvan kurmuş. Bu dönemin
kendine özgü, toplumcu ve halktan yana hassasiyetleri var. Ben 1974 doğumlu olduğum için o dönemi
bilmiyorum. Sadece okuyarak ne olduğunu anlayamaya çalışıyorum.”
ADAYLIK BENİM KARARIM
Aday adaylığı sürecine nasıl karar verdiğini anlatan Gökce, “Yakın çevremden ve İzmir’den bu sesi
duydum. Bu sesi 2019’da da duymuştum. Bu sefer çok daha yüksek duydum ama o seslerle bu kararı
vermem. O sesler beni pozitif etkiledi ve o karara yöneltti ama bu benim kararım. Şu anda kendimi
daha hazır hissediyorum ve zamanı geldiğini düşünüyorum. Şimdi değilse ne zaman? Gelecekten
ülkeyi değiştirmeyi bekliyorum. Bu ülke çok daha iyi yönetilebilir ve yönetilmeli. Liyakatli
kadroların, alanında uzman isimlerin ülkemize daha iyi hizmet etme şansı olabilir. Bunun için zaten bu
kadar riski, sorunu satın alıyorsunuz. İnanın beklediğim şey ülkeyi değiştirebilecek ışığı yakmak. Şu
an her konuda terazinin dengesi bozulmuş vaziyette. Yasama, yürütme ve yargı tek elde toplanmamalı.
Her şey bir insanın iki dudağı arasında olmamalı. Bu noktada bir misyon üstlenebilir miyim diye
heyecan duyuyorum. Büyükşehir belediyeleri çok önemli ve kuvvetli. Doğru bir belediye başkanlığı o
kenti ileri taşımak dışında başka anlamlar da taşıyor. Büyükşehir belediye başkanları, ülkesi için de
farklı açılımlar getirebilir” diye konuştu.
3B VİZYONUNU ANLATTI
Belediyecilik vizyonundan da bahseden Büyükşehir Aday Adayı Buğra Gökce, “3B diye tarif ettiğim
bir belediyecilik vizyonum var. Bağışıklığı yüksek bir İzmir yaratmak zorundayız. Bu bağışıklığın
içerisine iklim krizine hazırlığı da, depreme kentsel dönüşüme hazırlığı da, ekonomik krizlere ya da
pandemiye hazırlığı da koymalıyız. Çünkü bunları geçtiğimiz yıllarda hiç olmadığı kadar ağır biçimde
yaşadık. Belli ki önümüzdeki yıllarda bunları yeniden yaşayacağız. Kurumun, kentin belediyesinin bu
hale hazırlıklı olması önemli. Bu kriz sosyal krizleri de beraberinde getiriyor. Son 1,5-2 yıldır ağır bir
barınma krizi yaşıyoruz ve ben bunu çok dile getiriyorum. Belediye sosyal konut, kiralık sosyal konut
ve halk tipi konut üretimine aracılık etmeli. İkinci başlığımız barışık. Doğasıyla, çevreyle,
komşusuyla, bulunduğu coğrafyayla, İzmir’in sorunlarını çözmek için muhtarıyla, örgütüyle, siyasi
partilerle, Ankara ile barışık. Çünkü İzmir bu negatif ayrımcılığın çilesini çok çekti. O barışıklığı da
kurmak anlamında bir şeye ihtiyaç var. Üçüncü başlığımız da bakımlı. Kurumlarımızın çöpünden
çukuruna kadar her şeye hızlı yetişmesini istiyoruz. Bu iletişim çağında bunu yapabiliriz. Bunlara dair
adaylık kısmet olursa detaylı projeler anlatacağım. Bu 3B’yi de 4’ncü B olarak Buğra yapar diyorum”
açıklamasını yaptı.